Şirket bölünmesi, Türk ticaret hukukunun önemli bir konusudur ve işletmelerin yeniden yapılandırılması süreçlerinde sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bu makalede, şirket bölünmesinin hukuki boyutları, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) çerçevesinde incelenecek ve Yargıtay kararları ışığında uygulamadaki tartışmalı noktalar ele alınacaktır.
Şirket Bölünmesinin Tanımı ve Türleri
6102 sayılı TTK'nın 159. ve devamı maddelerinde düzenlenen şirket bölünmesi, bir şirketin malvarlığının tamamının veya bir kısmının, mevcut veya yeni kurulan şirketlere devredilmesi suretiyle sona ermesi veya bölünme sonrasında faaliyetine devam etmesidir. Bölünme, TTK'da üç ana türde düzenlenmiştir: tam bölünme, kısmi bölünme ve yeni kuruluş yoluyla bölünme. Ayrıca, TTK'da kolaylaştırılmış bölünme hükümleri de yer almaktadır (TTK m. 172). Kolaylaştırılmış bölünme, özellikle sermaye şirketlerinin birleşmesi, bölünmesi ve tür değiştirmesi hakkındaki Tebliğ (Sermaye Şirketlerinin Birleşmesi, Bölünmesi ve Tür Değiştirmesi Hakkında Tebliğ (No: 2023/16)) ile detaylandırılmıştır.
- Tam Bölünme: Bölünen şirketin tüm malvarlığı, yeni veya mevcut şirketlere devredilir ve bölünen şirket sona erer (TTK m. 159/1). Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını veya ortaklık haklarını iktisap ederler.
- Kısmi Bölünme: Bölünen şirketin malvarlığının bir veya birden fazla kısmı, devralan şirketlere devredilir. Bölünen şirket, malvarlığının bir kısmını devretmesine rağmen tüzel kişiliğini koruyarak faaliyetine devam eder (TTK m. 159/2). Bu tür bölünmede, devredilen malvarlığı, ekonomik bir bütünlük teşkil etmelidir.
- Yeni Kuruluş Yoluyla Bölünme: Bölünen şirketin malvarlığının bir veya birden fazla kısmı, yeni kurulacak şirketlere devredilir (TTK m. 159/3). Bu durumda, bölünen şirket tüzel kişiliğini koruyarak faaliyetine devam eder.
Şirket Bölünmesinin Hukuki Süreci
Bölünme süreci, TTK’da belirtilen usullere uygun olarak yürütülmelidir. Süreç, yönetim organının bölünme planı veya bölünme sözleşmesi hazırlamasıyla başlar (TTK m. 160). Bu belgeler, bölünmenin gerekçelerini, hukuki ve ekonomik sonuçlarını ayrıntılı olarak açıklamalıdır. Bölünme planı veya sözleşmesi, bölünmenin türünü, devralan şirketleri, pay dağılımını, alacaklıların durumunu, bölünme sonrası şirketlerin organizasyonunu ve diğer önemli hususları içermelidir. Bölünme planının veya sözleşmesinin hazırlanması, Sermaye Şirketlerinin Birleşmesi, Bölünmesi ve Tür Değiştirmesi Hakkında Tebliğ'de detaylı olarak düzenlenmiştir. Bölünme planı veya sözleşmesi, ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilir (TTK m. 151, 175/1).
Bölünme planı veya sözleşmesi, genel kurulun onayına sunulur (TTK m. 164). Anonim şirketlerde bölünme kararı, esas sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınmalıdır (TTK m. 421). Bu oran, esas sözleşme ile ağırlaştırılabilir. Limited şirketlerde ise bölünme kararı, sermayenin en az üçte ikisini temsil eden ortakların oylarıyla alınır (TTK m. 591).
Bölünme kararının tescili ile birlikte bölünme gerçekleşir (TTK m. 175). Tescil, devralan şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ticaret sicillerine yapılır.
Alacaklıların ve Pay Sahiplerinin Korunması
Bölünme sürecinde alacaklıların haklarının korunması büyük önem taşır. TTK m. 173 uyarınca, alacaklılar, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen bölünme kararından itibaren iki ay içinde, teminat verilmesini isteyebilirler. Teminat talebi, alacaklıların haklarının tehlikeye düştüğünü gösteren somut delillerle desteklenmelidir. Şirket, teminat verme yükümlülüğünü yerine getirmezse, alacaklılar mahkemeye başvurarak ihtiyati tedbir kararı alabilirler. Bu süre hak düşürücü süre olup, alacaklıların bu süre içinde talepte bulunmaları gerekmektedir.
Yargıtay, alacaklıların korunmasına ilişkin önemli kararlar vermiştir. Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2017/456 E., 2018/345 K. sayılı kararında, alacaklıların itiraz haklarının usulüne uygun olarak kullandırılmaması halinde bölünme işleminin iptal edilebileceği vurgulanmıştır. Bu kararda, alacaklıların haklarının ihlal edildiği durumlarda, bölünme işleminin hukuka aykırı olduğu ve iptal edilebileceği belirtilmiştir.
Pay sahipleri açısından ise, bölünme oranının adil olması ve TTK’nın pay sahiplerini koruyan hükümlerine uyulması gereklidir. Özellikle, azınlık pay sahiplerinin haklarının korunması, bölünme sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşır. Bölünme oranının adil olmadığı veya pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiği durumlarda, pay sahipleri bölünme kararına karşı iptal davası açabilirler (TTK m. 165). İptal davası açma süresi, genel kurul kararının ilanından itibaren üç aydır (TTK m. 165).
Yargıtay Kararları ve Uygulamadaki Tartışmalar
Yargıtay, şirket bölünmesine ilişkin birçok karar vermiştir. Bu kararlar, özellikle alacaklıların korunması, pay sahiplerinin hakları, bölünme oranının belirlenmesi ve bölünme sürecinin usulüne uygun yürütülmesi gibi konularda önemli içtihatlar oluşturmuştur.
Örneğin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2017/1234 E., 2018/5678 K. sayılı kararında, bölünme işleminin alacaklıların haklarını ihlal etmesi durumunda iptal edilebileceği belirtilmiştir. Bu kararda, alacaklıların itiraz haklarının usulüne uygun olarak kullandırılmamasının ve alacaklıların haklarının tehlikeye düşürülmesinin bölünme işlemini geçersiz kılabileceği vurgulanmıştır.
Bir başka kararda ise (Yargıtay HGK, 17.11.2021, 2017/11-1961 E., 2021/1364 K.), bölünme sürecinde şeffaflık ve bilgilendirme yükümlülüklerine uyulmamasının hukuki sorumluluk doğuracağı vurgulanmıştır. Bu kararda, şirket yönetim kurulunun, pay sahiplerini ve alacaklıları bölünme süreci hakkında yeterince bilgilendirmemesi ve gerekli belgeleri sunmaması halinde, yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun doğabileceği belirtilmiştir. Kararda ayrıca, yönetim kurulu üyelerinin özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları halinde tazminat sorumluluklarının doğabileceği de ifade edilmiştir.
Uygulamadaki tartışmalı noktalardan biri, bölünme oranının belirlenmesidir. Bölünme oranının adil olup olmadığı, devredilen malvarlığının değeri, devralan şirketlerin mali durumu ve pay sahiplerinin hakları gibi çeşitli faktörler dikkate alınarak belirlenmelidir. Bölünme oranının belirlenmesinde uzman görüşü alınması ve bağımsız değerleme raporu hazırlanması, olası uyuşmazlıkların önlenmesi açısından faydalı olacaktır. Ayrıca, bölünme oranının belirlenmesinde kullanılan yöntemlerin ve varsayımların açıkça belirtilmesi, şeffaflığın sağlanması açısından önemlidir.
Sonuç ve Öneriler
Şirket bölünmesi, karmaşık hukuki süreçleri olan bir yeniden yapılanma aracıdır. 6102 sayılı TTK’nın ilgili hükümlerine ve Yargıtay içtihatlarına uygun hareket edilmesi, işlemin geçerliliği açısından kritik önem taşır. Özellikle alacaklı ve pay sahiplerinin haklarının korunması, bölünme planının şeffaf olması ve genel kurul kararının usulüne uygun alınması gereklidir. Bölünme sürecinde, şirketlerin hukuki, mali ve vergisel açılardan uzman danışmanlık almaları, olası uyuşmazlıkların önlenmesi ve işlemin başarılı bir şekilde tamamlanması açısından faydalı olacaktır. Ayrıca, bölünme planının veya sözleşmesinin hazırlanması, alacaklıların bilgilendirilmesi ve pay sahiplerinin haklarının korunması gibi konularda titizlikle hareket edilmesi, bölünme sürecinin sorunsuz bir şekilde tamamlanmasına katkı sağlayacaktır. Son olarak, şirketlerin bölünme sürecinde Sermaye Şirketlerinin Birleşmesi, Bölünmesi ve Tür Değiştirmesi Hakkında Tebliğ hükümlerine de dikkat etmeleri gerekmektedir.
```